eatreadwearlove

25 Ekim 2012 Perşembe

Uzun Hikaye Arkadaş


Bugün size dün izlediğim ''Uzun Hikaye''adlı filmi anlatıcam.Aslında blogun temasında film yok.Ama o kadar yazmak istedim ki,anlatmasam paylaşmasam içimde kalırdı.
Film haksizliga tahammullu olmayan bu nedenle de bulundugu yerde kalıcı olamayan,göçebe bir hayat süren ama tüm bunların yanında karısına ve cocuguna çok düşkün olan bulgaryalı Alinin hikayesini anlatıyor.Bulgaryalı Ali  yi Kenan İmirzalıoğlu oynuyor.Ama o bildiğimiz sürekli intikam dizilerinde izlediğimiz sert,agresif  mizaclı Kenan İmirzalıoğlu degil.Sürekli gözlerinin içi gülen,mutluluk ve umut saçan birini canlandırıyor bu sefer.Öyle yakışmış,öyle de güzel oturmuş ki rol üstüne.Tuğçe Kazaz da Alinin karısı Münireyi oynuyor.Fakat ben sevmedim.Olmamış rol üstüne,çok eğreti kalmış.Yarım şive yapıyor sonra hoop İstanbul agzına kayıyor falan.Daha iyi üstesinden gelebilecek biri seçilmeliydi bence.Onun dışında Altan Erkekli,Güven Kıraç ve Damla Sönmez gibi bir çok oyuncuda rollerine cuk oturmus.
Ama bunlar işin çok teknik kısımları.Gelin ben size izlerken ne hissettiğimi anlatayım.Filmin başlarında insanların hayatında pek çok zorlukların olabilecegini ama aşıksanız ve asık oldugunuz insan yanınızdaysa her seyin ustesinden gelebileceğiniz anlatılıyor.İçiniz ısınıyor yavaştan.Alinin çocugunun yerinde olmak istiyorsunuz izledikçe.Ah ah keşke bu kadar aşk dolu sevgi dolu bir ailede büyüyebilseydim diyorsunuz içinizden.Sonra dram karışıyor filme.Gözyaşı giriyor devreye.Yanınızdakinin elini tutup ''İyi ki yanımdasın''deyip doyasıya aglayabiliyorsunuz çoğu zaman.O yüzden sevdiğinizle gitmenizi öneririm.O duyguyu paylaşmak o kadar mükemmel oluyor ki...Hep de aglamıyorsunuz tabi.Ali yaşanan onca dram içinde hep komik,hep neşeli.Baba oğul çatışmaları da kimi zaman üzücü kimi zamansa komik bi hal alıyor.Gözlerde yaş,güldüğünüzde oluyor coğu zaman.
Uzun lafın kısası arkadaş!Bu filme gidin.Duygularınızın bu filme ihtiyacı var.Gidin izleyin.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Grinin Elli Tonu


Son günlerin en konuşulan kitabı Grinin Elli Tonunu yazmak istedim bugun.Türkiyede yayımlanmadan haberlerini almıştık zaten.Kimileri ''Harry Potterın tahtını salladı''dedi kimileri ''Evlilikleri kurtarıyor'' diye pazarladı kitabi.Ben de ne yalan söyleyeyim tanıtım yazısını bile okumadan,Harry Potterdan bile çok sattıgını duyunca alıverdim kitabı.Okumasam merakımdan çatlayacaktım çünkü.

Konusu en basit haliyle şöyle.Çok zengin -bizim Koç Sabancıyı bile beşe katlar öyle söyleyeyim-ve çok yakışıklı bir adam olan Christian Grey ve edebiyat ögrencisi kendi halinde yasayan Ana kitabımızın kahramanları.Zaten ikisinden başka çok sözü gecen biri de yok.Ana ne kadar normalse Grey de o kadar anormal,tam bi seks düşkünü,kontrol manyagı,bi sürü sapkınlıkları var falan filan.Yani annelerin tam  ''aman kızım uzak dur diyeceği ''cinsten.Bir gün Ana ile Greyin bir röpörtaj sayesinde yolları kesişiyor ve o sapkın sekse dayalı olan ilişkileri -Ana ne kadar tereddüt etse de-başlıyor.




Kitap zaten erotik kitap olarak satılıyor.Bi sürü pornografik detaya hazır olun.Ben sevdim mi?İşte çok zor bi soru.kitap sürükleyici.İnsan ne ara başlayıp ne ara bitirdiğini şaşırıyor.Ama...Bi ama var işte.Kitapta ne kadar herkes aşk var dese de aşk falan anlatılmıyor.Tam alan razı veren razı tarzı bi seks ilişkisi okuyoruz.Tamam kız aşık oluyor adam yakınlaşıyor falan ama bunlara öyle çok yer verilmiyor kitapta.Detaylı olarak anlatılan tek kısım seks sahneleri.Mesela şöyle örneklendireyim.Bihterle Behlul de zırt pırt sevişiyordu ama aşklarını birbirlerine olan özlemlerini de çok net görebiliyorduk.Onlar için ağlayabiliyorduk hatta.Burda o yok işte,yani var ama anlatılmıyor.Bi de kızların Christian Greye aşık oldum demeleri var tabi.Ben olmadım,olamadım.Bana hitap eden bi karakter degil.Sürekli söylediğim gibi ben o aşkı bulamadım kitapta.

Neden çok sattıgını da hiiiiiiiiiiiiç anlamadım.Öyle çok spesifik bi konusu olduguna yada çok etkileyici bi anlatımı olduguna inanmıyorum.Cümleler o kadar basit ki.Benzetme bile göremezsiniz.Nedir bu kadar satan bilmiyorum,bilen söylesin.

Simdi önersem mi önermesem mi?Her seyden once büyük beklentilerle başlamayın derim.Ama acaba ne anlatıyor deyip meraklanacagınıza alın okuyun biter zaten hemen.Önerimse toplu tasımada okumayın.Yandaki amcanın gözü kitaba kayıp okursa vay halinize!

Ben de kitapla ilgili yorumlarınızı merakla bekliyorum!