eatreadwearlove

6 Aralık 2013 Cuma

Benim 1 Senelik Birikmiş Kitaplarım Var

Sen tembel kız olursan 1 senedir bloguna bakmazsan tabi bi suru kitap birikir Nazlıcım diyosunuz,cok da haklısınız.O kadar kitabı nasıl anlatıcam diye kara kara düşünmüyo da değilim.Bugünlük bi kaç tane anlatıyım,ilerleyen günlerde devamını da getiririm:)


Öncelikle en son okuduğum ''Böğürtlen Kışı''ndan bahsetmek istiyorum.Kitap secememekten yorulduğum bi gün D&R a girip,sırf kapağını beğendiğim için aldığım bi kitaptı Böğürtlen Kışı.Hatta yanımdaki arkadasım ''Aa Deniz sen bi kitabı 1 saatte ancak alırdın,bu ne hız''diye dalga bile geçmişti.
Kitabı okumaya başladığımda konusu hakkında bile en ufak bi fikrim yoktu,sonra bi okudum bi okudum bi daha elimden bırakamadım.
Kitabın konusu şöyle.1933 mayısında karlı fırtınalı bi gun yaşanıyor ve o gun Vera Ray oğlunu kaybediyor,sonra hikaye günümüze geliyor.Ne tesadüftür ki 2013 mayısında da karlı fırtınalı bi gün yaşanıyor ve gazete muhabiri olan Claireden bu kar fırtınasıyla ilgili bi makale yazması isteniyor.Claire evliliğindeki sorunları,hayatında yasadığı acıları atlatmak için bu makaleyi bi fırsat olarak görüyor ve makaleyi Vera Rayin kaybolan oğluyla ilgili yazmak istiyor.İşte Clairenin bu makaleyi arastırırken yasadıkları,olayların kendi hayatıyla bağlantılı olduğunu bulması kitabın temel konusu aslında.
Ben çok keyifle ve çok merakla okudum.Hani hep bi rituel vardır ya elimde kahvemle okudum derler aynen öyle oldu.Hatta instagramda kitabın resmini paylaşmıştım,benim tavsiyemle alan bi arkadaşım olmuştu.Bi hafta sonra Deniz kitaba bayıldım diye bana geri dönüş yaptı!Çok çok mutlu oldum:) Eğer siz de alıp okursanız bana görüşlerinizi iletin lütfen:)

Gelelim Ayşe Kuline!Bu serinin 3. kitabı.Devamı çıkıcak diyolar ama kesin değil.İlk kitabı Gizli Anların Yolcusuydu.Onu da çok beğenmiştim.Hatta blogta yazıp yazmadığımdan emin değilim ama yazmadıysam mutlaka tavsiye ediyorum.O kitapta ünlü,iyi bi ailesi olan yayınevi sahibinin iş yerinde çalışan Borayla iş seyahatine gitmesi ve onunla homoseksuel bi ilişki yaşamasından sonra gelişen olayları anlatıyordu.İkinci kitapta hikayeyi Boranın ağzından,Boranın geçmişini de katarak okumuştuk.Bu kitaptaysa Deryanın yani bizim yayınevi sahibinin kızının yaşadıklarını anlatıyor.Derya annesiyle babasının neden ayrıldıklarını hiç bilmiyor ve babasının onları terk edip gittiğini düşünüyor,daha doğrusu annesi öyle anlatıyor.Sonra Derya babasından gelen mektupları buluyor ve aslında babasının onları terk etmediğini anlayıp yollara düşüyor ve babasını arıyor.Yani Deryanın babasını arayışını,gerçeklerle yüzleşmesini ve Urlada başına gelenleri anlatıyor.Kitap serinin bence en iyisi.Hem anlamak için bütün seriyi okumaya da gerek yok.Her kitapta geçmişte olanlarla ilgili bilgi veriliyor zaten


Bu yazın en çarpıcı kitabını sona bıraktım.Kardeşimin Hikayesi!Zülfü Livanelinin anlatımına ve hikayenin harikalığına zaten diyecek sözüm yok.Aynı zamanda obsesif karakterli bi kişinin yaşamı daha güzel anlatılamazdı.Okurken bile insan karakterden irite olup,''Ne manyak adam yahu''diyebiliyor.Sonunu bildiğim için ve kitabın sonundaki o harika ters köşe olma hissini sonuna kadar yaşayın istediğim için konusuna hiç girmicem.Çünkü ne desem ipucu vericekmişim gibi geliyor.Zülfü Livaneliye güvenin!E bana da tabi.Mutlaka alın okuyun.Modern bir ''Binbir Gece Masalları''yla tanışmaya hazır olun!


İyi Okumalar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder